Ensonhaber Gündem Özel’in konuğu akademisyen-yazar Ufuk Uras, seçim gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
İlker Koç’un sorularını yanıtlayan Uras, Meral Akşener’in Altı Masa’dan 72 saatlik ayrılışını şu sözlerle değerlendirdi:
“Seçmen deprem sonrası kutuplaştırıcı söylemlere karşı”
Depremin ardından seçmen siyasette kutuplaşma istemiyor. Kutuplaşma siyasetine baktığımızda bunun tepki çektiğini görüyoruz. Dünyanın kutupları eridikçe, sarsıntı sonrası kutuplaşmanın yerini hiçbir şey tutamaz. Bu nedenle, iktidar ve muhalefet açısından emsal denilebileceği gibi, burada parlamenter sistem ve başkanlık sistemi gibi farklılıklar nedeniyle bir ayrışma olmuştur.
“Ağıralıoğlu’nun tepkisi şaşırttı ama işin konuları ele alınmadı”
72 saat krizi vatandaşta o kadar büyük tepkiye neden oldu ki muhtemelen korona aşısı gibi bir bağışıklık sağladı dedik. Arkadan gelen Ağıralioğlu tepkilere şaşırsa da işin konuları pek ilgi görmedi. Siyasette küskün olmak muhalif olmak demek değildir. Seçimin bir aritmetiği vardır ve bu hesaba göre HDP seçmeninin oyu olmadan Cumhurbaşkanlığı seçiminin kazanılamayacağı açıktır. Yavuz Bey bunu bir şantaj olarak nitelendirdi. Ama bunu şantaj olarak nitelendirecek somut bir bilgi yok. Anladığım kadarıyla hem CHP hem de Kılıçdaroğlu, milletvekilinin bu tavrını kişisel olarak algıladı. Bu çatlakların delinmesi seçmenin tavrı açısından değerlidir, kararsız seçmen bu çatlaklar giderilmezse tereddüt edebilir.
“Kararsız seçmenler masa başında dağıtılamaz, en az yanlış yapana yönelirler”
Cumhur İttifakı’ndan Millet İttifakı’na veya birinden diğerine geçiş olmayacak. Bilhassa bir nevi metal yorgunluğu diyebileceğimiz AK Parti’den kopan seçmenin bir kısmı yüzde 5 civarında, bu dindar seçmen, kim ikna ederse oraya yönelir. Bu masa başında yapılabilecek bir şey değil. En az yanlış yapan göğüslerdir. Aslında, bazen insanlar ne kadar az konuşursa, oy oranları o kadar yüksek olabilir.
